Benim En Büyük Görevim “Sana Karşı Olandır”

Julien Sorel ismi size neyi çağrıştırır?

Peki Stendhal?

Bu iki isime “Kızıl ile Siyah” ya da bilinen adı ile “Kızıl ile Kara”  yı da eklersem…

Stendhal’ın Kızıl ile Siyah’ının içten pazarlıklılığı en son noktasına kadar götürmeyi tercih eden, en büyük mutluluğu hayata veda etmesi kesinleştikten sonra, kendisi ve başkalarına karşı tam bir içtenlikle davranmaya başladığı kısa zaman dilimine sığdıran,  ünlü kahramanından başkası değildir aslında Julien Sorel.

Bugün aldığım beş sayfalık bir mektup çağrışım yaptı; tozlanmış zihin çekmecelerimden Julien Sorel’in hikayesini ve Stendhal’ın romanını okuduğum otuz’lu yaşlarında ki Hakan’ın, yedi yaşında ki Hakan’a hitaben kaleme aldığı kayıp notlarımı bana hatırlattı.

Hafızamda kalan notlarıma değinmeden önce aldığım mektubun ilk sayfasını paylaşarak uzun bir giriş yapmayı tercih edeceğim ne yazık ki…

Mektup bir dosttan, sevgili Hüseyin Gündoğan’dan geldi. Çözmeye çalıştığı sorunları ile ilgili sohbet ederken ona sorduğum bir soruya, kendisine karşı dürüst davranarak, cevap oluşturmuş. Oluşturduğu cevabı da benimle paylaşmayı tercih etmiş. Kendisinin onayı ile mektubunun ilk sayfasını yayınlayabiliyorum.

Bir dostum sordu. “Kendini bildiğin günden bugüne kadar hayatında neler değişti? Bu değişimde başkalarının ve kendinin katkısı nedir?”

Nedendir bilmiyorum birden 18 yaşıma, Aktepe’de gecekonduda kanepe üzerinde Mustafa Ö. ile yaptığım konuşma geldi aklıma. Bu konuşma hafızamdam silinmeyen nadir anlardan biridir.

O gün mesleğimizin ne olacağı, her zaman mı parasız kalacağımızı, kiminle evleneceğimizi, çocuklarımız olacak mı, nerede yaşayacağımızı ve ayakta kalabilecekmiyizi konuştuk.

Yani dostumun sorduğu soru olmasa da ona benzer şeyleri hayata başlarken sormuşum. Tabi neler değişti, ben ne kadar etki yaptım, ne kadar kendiliğinden oluştu bu yazacağım.

Ama şu an dikkatimi çeken ilk şey, çok acemice bir başlangıç yapmışım. İlk sormam gereken şey

1. Mutlu olmak 2. Sevmek olmalıydı.

Julien Sorel’in yaşamının son dönemecinde kucaklaştığı farkındalığa, sevgili Hüseyin’in önünde daha nice seçenekler varken ulaşmış olması ne kadar keyif verici değil mi?

Otuzlu yaşlarım hayatımda köklü değişimlere yol açan kimi zaman keyifli, kimi zaman ise çalkantılı süreçleri yaşadığım bir dönem oldu benim için. Ticari kazanç ve başarının her şeyin önünde bir olduğu yılların alışkanlıkları ile otuzlu yaşlarıma adım attım. Evlendim, hayata başlamanın ve yaşantıya sahip çıkmanın ne demek olduğunu bana tecrübe ettirecek Deniz Paşam dünyaya geldi.

Kasım 2000’de aşırı yükselen faizler ve devamında da Şubat 2001’de katlana katlana artan döviz kurunun negatif etkilerini ticari yaşantımı olumsuz etkiledi. Alışık olduğum ticari kazanç ve başarı yerini ticari kayıp ve başarısızlığa bıraktı. Boşandım.

Atalete yenik düşmüş, kaybetme korkusunun esareti altında erteleyen ve harekete geçmekten kaçınan bir Hakan haline geldim otuzlu yaşların son çeyreğinde.

Mevcut durum ile sürdürülebilir bir yaşantıya sahip olamayacağımı kavradığım andan itibaren ise sil baştan yaşamımı şekillendirmeye başladım.

Formal eğitimim sürecinde edindiğim bilgileri, informal süreçlerle dağarcığıma eklediğim bilgiler ile harmanlayarak Misyon ve Vizyon tanımlarımı oluşturdum öncelikli olarak. Oluşturduğum tanımlar çerçevesinde de yeniden şekillenme dönemime girdim. Devler ile yol aldığım bu şekillenme dönemime, detaylı bir şekilde aralık 2018’de paylaştığım, Beşgen Teorisi başlıklı yazımdan ulaşabilirsiniz.

O günlerde; yukarıdaki görselde de resmi olan yedi yaşındaki Hakan’a hitaben, notlarımı düzenli olarak bir bloknota yazmaya başladım. Bir süre sonra ise bloknotun kapak sayfasına bir kağıt yapıştırarak; Benim en büyük görevim “Sana Karşı Olandır” başlığını attım.

Ordan oraya göçüp dururken dağılıp giden eşyalarımın arasında en çok canımı yakanlar; Benim en büyük görevim “Sana Karşı Olandır başlığı altında ki notlarım, Falan Filan İşte başlığı altında yazdığım kısa hikayeler bloknotlarım ve Tomruk Çıkmazı başlığı altında topladığım şiir denemelerim oldu. Bir şekilde bir yerlerde gözünüze ilişir ve bana da bilgi verirseniz ne çok sevinirim… 🙂 🙂 🙂

Benim En Büyük Görevim “Sana Karşı Olandır” diyerek yedi yaşındaki Hakan’a notlarımdan aklımda kalanları toparlayacak olursam …

Bu notları sana yazdığım yaşına gelene kadar acısıyla, tatlısıyla bir çok şeyi yaşayacaksın. Kimi zaman üzüntüden, kimi zaman ise sevinçten gözyaşı döktüğün, kendini yalnız hissettiğin günlerin olacak. Sen pes edersen, senin yerine kimse mücadele etmeyecek bunu bil.

Lütfen kendin için mutlu olacağına inandığın bir yaşam amacı belirle. Kendini yalnız hissettiğin ve çevrende sarılacak kimseyi bulamadığın anlarda, sımsıkı yaşam amacına sarıl. Sarıl ki coşkunu hiç kimse ve hiç bir şey senden söküp alamasın.

Unutma; sen değerlisin. Değerini ve değerlerini belirleyen lütfen sen ol. Söylenenlere aldırma hatasına düşerek, yaşantına başkalarının sahip çıkmasına müsaade etme.

Sen olarak var olmayı sürdürebildiğin sürece çevrendeki herkes için var olabilir, kendi anıtını inşa edebilirsin.

Olur ki zorlandın ve bocaladın, elinden tutup seni yukarı çekmek için her zaman seni kolluyor olacağım. Korkma ve hislerinin içinde yarattığı kıpırtıya güven.

Ben; seni ve sen olarak yaşadığım hayatı seviyorum… 🤗🤗🤗

Kendinizi bildiğiniz günden bugüne kadar hayatınızda neler değişti? Bu değişimde başkalarının ve kendinizin katkısı nedir? diyerek sorduğum sorudan….

Sevgili Hüseyin’in mektubunun yarattığı çağrışımla neler çıktı ortaya neler…

Sahi bu soru size sorulmuş olsaydı, kendinize vereceğiniz cevabınız ne olurdu?

Yedi yaşınızdaki size söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Sağlık, Mutluluk ve Bereket ile kalın dostlar …

Yücel HAKAN UZUNÖZ / 18-02-2020 / İST.

2 thoughts on “Benim En Büyük Görevim “Sana Karşı Olandır”

  1. Çok güzel olmuş. Belki de farkında olmadan değişik bir başlık açmışsın. Bende ufak bir katkı sağlamışım.

    Bu soruyu kurcalamak gerekiyor. Herkese sormak ve çıkan sonuçlara dalmak.

    Sağol Hakan. Bu güzel sorularınla ufakta olsa bana bir ışık yaktığın için.

    Seninle her türlü yolculuğa varım.

    Rast gele…

  2. Kaleminize, yüreğinize sağlık.
    Yine zihnimizi zorlayannnnn, yıllarrrrrınnnn değerlendirmesi ile yazınızın bir başına, bir sonuna, bir ortasına gidip tekrar tekrar okunan, düşündüren, hesaplaştıran bir paylaşım.

    Şifre sevmek ve mutluluk ama ☺️

Comments are closed.